Farkındalık

Farkındalık

Of be ne güzeldi çocuk olmak. Keşke hep çocuk kalsaydım. Ödevdi, yazılıydı, sınavdı, kitap okumaktı, dershaneydi, özel dersti, ne bunlar ya? Evet, kötü olan bu ya, farkına varmamız gereken bu ya, biz sadece genç kalmayacağız. Daha da büyüyecek ve yetişkinler olacak, belki de ülkemizi yöneteceğiz. Belki de bir gün gelecek ve keşke öğrenci kalsaydım diyeceğiz.

Hayatımız hangi evrede olursa olsun hepimizin yapmak istediği ve yapmak zorunda olduğu şeyler var. Sıralama da her zaman şu. Yapmak istediklerimizi yapabilmek için önce yapmak zorunda olduklarımızı yapmalıyız. Maça çıkmayı çok isteyen bir futbolcuyu düşünün. Öncesinde ne yapmalı? Antrenmanlarını düzenli yapmalı, kendine çeki düzen vermeli, aynı alanda oynayan diğer arkadaşlarından daha iyi olmalıdır. Bunları yaptıktan sonra ancak maç kadrosuna alınarak sahaya çıkar. Yoksa ya yedek bekler ya da belki de kadroya bile alınmaz. Bizler de yaşımız kaç olursa olsun yapmamız gerekenler olacaktır. Çünkü yaşamın kurallarından biri budur. Önce zorunda olduklarını yap, sonra ise yapmak istediklerini. Para kazanmayan birinin tatil yapma şansı yoktur. Çalışmayan birinin iyi bir arabaya binme şansı yoktur. Yapmak istediklerimiz için çalışacağız.

Yaşamda her şey acı ve zevke bağlıdır. Yaptığımız ve yapmadığımız her şey ya acı çekmemek için ya da zevk almak içindir. Bununla birlikte bunlar bazen de arka arkaya gelmektedir. Yani ya önce acı sonra zevk ya da önce zevk sonra acı. Aklıma Ağustos böceği hikâyesi geldi. Yazın saz çalıp, eğlenen Ağustos böceği kışın aç kalıp dileniyor. Yazın çalışan karınca kışın yan gelip yatıyor. Karar vermek gerekiyor, hangi zaman diliminde, keyif yaşamanın daha güzel olacağına. Kış geldiğinde aç kalmak mı yoksa yan gelip yatmak mı? Bunun için yazın çalışmak gerek. Hem yaz çalışmak için kolay bir dönemdir, kış ise zordur. Yazın gölge hoş, kışın çuval boş.

Sevgili öğrenciler haklısınız, gençliğinizi yaşayacağınız bir dönemde bu kadar sınav, ders, ödev sizleri hayattan bıktırıyor. “Gençliğimizi yaşayalım dersek geleceğimizi kaybedebiliriz, geleceğimizi kurtaralım dersek gençliğimizi kaybedebiliriz” diye endişe duyuyor olabilirsiniz. Bununla birlikte şu da var ki bizler yaratılış itibariyle çok güçlüyüz, çok farklıyız.

Sahip olduğumuz fakat çok ta fazla farkında olmadığımız bir güç var; o da beynimiz. Çölleri kutuplara, kutupları çöllere çevirebilecek kadar güçlü bir beyin gücü. Bakın sıcak bir havada düşünce gücüyle üşüyebilir, soğuk bir havada ise terleyebilirsiniz. Beynimiz bunu yapacak güce sahip. Acıyı zevke, zevki acıya dönüştürebilirsiniz. Yani bugün acı dediğiniz ders çalışma, sınav hazırlıkları, kitap okumaları zevke bağlayabilir, bilgisayar oyunları, televizyon, cep telefonu gibi uğraşları acıya bağlayabilirsiniz. Böylece de problem ortadan kalkar.

Bunu nasıl yapacağınız da bu kitabın konularından. Ayrıca bunlardan tamamen uzaklaşmanız, televizyonu hiç seyretmemeniz, telefonunuzun olmamasından, bilgisayarın başında hiç zaman geçirmemenizden söz etmiyoruz. Bunlar sizlerin ödülü olacak ve ödül olduklarında daha keyifli olduklarını fark edeceksiniz. Planlı bir çalışmayla da hepsini yapacak zamanı bulacaksınız.

Gençler maalesef her şey, her zaman istediğimiz gibi olmayacak. İstediklerimizi elde etmek için bazı şeyleri yapmak zorundayız. Sayısal lotodan para çıkmasını istiyorsan sayısal loto kuponu doldurup yatırmak zorundasın. Hiçbir şey yapmayıp “ya bana sayısaldan hiç para çıkmıyor, ev alacaktım, araba alacaktım, tatile yurt dışına çıkacaktım ama yok çıkmıyor ya ben doğuştan şanssızım” diyen insana sadece güler ve “şanssız mı bilmem ama kesin salak” deriz. Biz öğrenciler de arkadaşlar birçoğumuz her istediğimizin olmasını istiyoruz, anne ve babamızın her istediğini yapmasını, kötü not aldığımızda, ödev yapmadığımızda öğretmenimizin kızmamasını istiyoruz ama yapmamız gerekenleri yapmıyoruz. Üniversite sınavına hazırlanan bir öğrencimle geçmiş bir diyalogumu anlatmak istiyorum. Öğrencime sordum;

- Nereyi istiyorsun?

cevap olarak

- ODTÜ Bilgisayar

demişti. Ardından

- Günde ne kadar ders çalışıyorsun?

diye sormuştum. Verdiği cevap

- Günde yarım saat.

 

Günde yarım saat çalışarak ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği kazanılmaz.

 

 

Gökyüzünden her gün onlarca uçak geçer ama çok azı iz bırakır.

Yaşamda iz bırakan biri olun.

 

 


Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest Addthis